Bankim’e göre mesele hanedanın hangi ırktan olduğu değil, yöneticilerin varlığıydı. Önceki dönemlerde brahmanlar sivil memurların, kşatriya kastı mensupları askerlerin görevlerini üstlenerek Hindistan halkını yönetmişler, toplumun çoğunluğunu oluşturan emekçileri tahakküm altına almışlardı.
Christine de Pizan genellikle Hanımlar Kentinin Kitabı ve sonrasında yazdığı, benzer temaları işleyen edebi-felsefi eserleri üzerinden tanınır ve henüz adı konmamış bir feminizmin ilk önemli temsilcilerinden biri olarak hatırlanır. Oysa o aynı zamanda hümanist dönemin önemli nasihatname yazarlarından biriydi.
Buddha’nın yönetimin oluşumuna dair öyküsü 2020’lerin insanları için bir anlam ifade eder mi? Budizme ya da Eskiçağ Hindistan tarihine merakı olmayanlar eskilerin bu meşhur öğretmeni ve öğrencisi arasında geçtiği varsayılan söyleşiden hareketle ne düşünebilirler?